
15 Mayıs Dünya İklim Günü olarak doğanın durumuna dikkat çekiyor.
İklim, Dünya üzerindeki yaşam kalitesi üzerinde belirleyici etkisi olan önemli bir doğal faktördür. 15 Mayıs, halkın dikkatinin, erkeklerin faaliyetlerinden kaynaklanan büyük iklim değişikliklerine odaklandığı Dünya İklim Değişikliği Günüdür. Mevcut haliyle, iklim insanlık için nispeten elverişlidir, gelecek nesiller için onu böyle tutmaya çalışalım.
İklim değişikliği sorunlarını çözmek için şimdiye kadar birçok belge kabul edilmiştir. BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) 1992 yılında Rio’da kabul edildi. Amacı, sera gazı emisyonlarını iklim sistemine tehlikeli müdahaleyi önleyecek düzeyde tutmaktı. Sözleşme 195 ülke tarafından onaylandı.
İçindekiler
15 Mayıs Dünya İklim Günü

İklim değişikliği sorununun çözümüne yönelik bir sonraki adım Kyoto Protokolü’nün kabul edilmesiydi (1997’de). Bu protokol, gelişmiş ülkelerde sera gazı emisyonlarını azaltmak için yasal olarak bağlayıcı hedefler getirmiştir. 1998’de bu protokolü imzalayıp 2002’de onaylayarak Slovenya, sera gazı emisyonlarını ilk hedef dönem olan 2008-2012 sonunda baz yılı (1986) göz önüne alındığında% 8 oranında azaltma taahhüdünde bulundu. Doha Değişikliği (Aralık 2012) temelinde, Kyoto Protokolü’nün ikinci hedef döneminin 2013’ten 2020’ye kadar süreceği belirlendi. AB, belirtilen dönemde sera gazı emisyonlarını% 20 oranında azaltacağına dair bir taahhütte bulundu.

2015 yılında BM Çerçeve Konvansiyonu’nu imzalayan ülkeler, mevcut, bağlayıcı ve bağlayıcı olmayan anlaşmaları birleşik bir sistemde kapsayacak olan Küresel İklim Değişikliği Anlaşmasını kabul ettiler. Bu anlaşmanın amacı, gelişmiş ülkelerde ve gelişmekte olan ülkelerde sera gazı emisyonlarının, dünya atmosferinin sıcaklığının 2 santigrat derecenin üzerine çıkmamasını kolaylaştıracak bir düzeye düşürülmesidir.
Artan sıcaklıklar tabiî afetlere sebep oluyor
Karbondioksit salımı hedeflenen ölçüde düşürülmezse 2100 yılına kadar küresel sıcaklık 4 derece artabilecek. Artan sıcaklıklar kuraklık, seller, şiddetli kasırgalar, okyanus ve deniz suyu seviyelerinde yükselme ve buzulların erimesine sebep oluyor, bu durum da ekosistemi ve içindeki canlıları tehdit ediyor.

Breakthrough Enstitüsünün raporuna göre, dünya ekonomisini durma noktasına getiren Kovid-19 salgını sebebiyle karbondioksit salımında 2020 yılında yüzde 5 ila 8 ile tarihteki en büyük düşüş bekleniyor. 2020’de kısılan her bir ton karbondioksit salımı dünya ekonomisine 1750 dolara mal oluyor.
Bu da ekonominin etkilenmesiyle çevre dostu yenilenebilir enerji yatırımlarının da azalabileceği anlamına geliyor. Yenilenebilir enerji küresel ısınmaya karşı tek sürdürülebilir seçenek olarak değerlendiriliyor. Küresel Karbon Projesi’nin 2018 raporuna göre ise, 9,8 milyar ton ile Çin en yüksek karbon salımı yapan ülke olmaya devam ediyor.
Bir yanıt bırakın